-
1 oyun kağıdı
кәрт; карта; уен кәгәзе -
2 oyun kâğıdı
n. card -
3 oyun kâğıdı
card, playing card(s) -
4 suratlı oyun kâğıdı
n. face card -
5 oyun
"1. game. 2. play, theatrical presentation. 3. dance, folk dance. 4. trick, ruse. 5. wrestling a movement designed to throw one´s opponent off guard. - almak to win a game. - çıkarmak (for an acting troupe) to put on a performance; (for a team) to play a game. - etmek/oynamak/yapmak /a/ to play a trick on, pull a fast one on, hoodwink, dupe. - ebesi the person who is it in a game. -a gelmek to be deceived, be hoodwinked, be duped. -a getirmek /ı/ to deceive, hoodwink, dupe. - havası tune (which accompanies a folk dance). - kâğıdı (a) playing card. - vermek 1. to put on a theatrical production, put on a play. 2. to lose a game. - yanmak (for a game) to be spoilt." -
6 кәрт
oyun kağıdı -
7 уен кәгәзе
oyun kağıdı -
8 플레잉카드
Oyun kâğıdı -
9 card
oyun kâgidi, iskambil kâgidi, kart; kart, ziyaret karti, kartvizit; kart, kartpostal; girgir, samataci, matrak kimse; karsilasma programi; tarak,taramak -
10 card
n. kart, kartpostal; oyun kâğıdı, iskambil kâğıdı; tebrik kartı; kartvizit, program; esprili kimse; belge; tarak (dokuma)————————v. kart koymak, kart açmak; fişlemek; kartlara yapıştırmak; taramak (yün vs.)* * *kart* * *1) (thick paper or thin board: shapes cut out from card.) karton2) ((also playing card) a small piece of such paper etc with designs, used in playing certain games: a pack of cards.) oyun kağıdı3) (a similar object used for eg sending greetings, showing membership of an organization, storing information etc: a birthday card; a membership card; a business card.) kart•- cards- cardboard -
11 couleur
n f1 teinte renk [ɾenc]2 d'une carte oyun kâğıdı rengi◊Trèfle et pic sont des couleurs. — Sinek ve maça oyun kâğıdı renkleridir.
-
12 pioche
-
13 карта
1. atlas, harita, oyun kağıdı, iskambil kağıdı2. harita -
14 Spielkarte
f.iskambil kâğıdıf.oyun kâğıdı -
15 Spielkarten
iskambil kâğıdıoyun kâğıdı -
16 iskambil
-
17 playing-card
noun (one of a pack of cards used in card games.) oyun kâğıdı -
18 face card
suratlı oyun kâğıdı -
19 face card
suratlı oyun kâğıdı -
20 Spielkarte
Spielkarte f oyun kağıdı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
oyun kâğıdı — is. İskambil … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun — is. 1) Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur. 2) Kumar Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar. P. Safa 3) Şaşkınlık uyandırıcı hüner Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâğıt — is., dı, Far. kāġaẕ 1) Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak Yazı kâğıdı. Duvar kâğıdı. Sigara kâğıdı. 2) sf. Bu yapraktan yapılmış Gece hafif… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iskambil — is. 1) Bir yüzünde sayılar veya resimler bulunan, çeşitli oyunlar oynamaya yarayan kart, oyun kâğıdı Sonbahar sonları olduğu için orada ancak iki ihtiyar otçu ile bir bahçıvan iskambil oynuyorlardı. O. C. Kaygılı 2) Bu kartların 52 tanesinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fal — is., Ar. fāl Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı Ben bütün fallara, bütün rüyalara, bütün itikatlara inanırım. P. Safa Birleşik Sözler falname fal taşı bakla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kart — 1. is., Fr. carte 1) Düzgün kesilmiş ince karton parçası 2) Bir kimsenin kimliğini gösteren, kutlamalarda veya kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit 3) Kartpostal 4) Bazı yerlere girmek veya bazı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mıgır — sf., hlk. Küçük, işe yaramaz (oyun kâğıdı veya eşya) … Çağatay Osmanlı Sözlük
basma — is. 1) Basmak işi 2) Gazete, dergi, kitap vb. bası ile hazırlanmış yazılı şeyler, matbua 3) İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun 4) Üzerinde bası ile yapılmış renkli biçimler bulunan pamuklu kumaş O güne kadar bir okka üzüm, bir arşın basma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kâğıt oyunu — is. İskambil kâğıdı ile oynanan oyun Hiç kâğıt oyunu oynamazken birkaç aydır altmış altıya alıştırmışlar, sıra ile yenip duruyorlardı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuvalet — is., Fr. toilette 1) Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim. P. Safa 2) Abiye Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey, yeni, açık bir tuvalet. T.… … Çağatay Osmanlı Sözlük